13 Şubat 2010 Cumartesi

Modern görgüsüzlüğün altın kuralları

Görgüsüzlük, bana kalırsa iyileşmeyen bir hastalık. Genel görüşe göre sonradan görmeliğin ve 'görmemişin oğlu olmuş' türü durumların dışavurumu olarak algılansa da, hali vakti gayet aileden yerinde kişilerde bile hasıl olduğu vakidir efendim.
Büyüdüğüm yer itibariyle görgüsüzlüğün açık ifade ediliş biçimlerine aşinayım. Küçük bir yer olduğu için, aynı sınıftan insanların sahip olduğu en küçük bir maddi kazanç ya da aldığı terfi, ayrıcalık olarak sayıldığından hem çabuk yayılır, hem de büyük bir caka satma malzemesi olurdu. Ama benim ailemden aldığım terbiye gereği bu durum her zaman tarafımdan ayıp algılanmış ve garipsenmiştir.
Hatta bazen bu terbiyelilik hali o kadar akut bir hal almıştır ki, öz dayımın bayramda verdiği şekerden iki tane almamakta ısrar ettiğim bile olmuştur. (Görgüsüzlükle alakası olmadığını ben de biliyorum, misal diye verdim, hıh!)
Neyse... Şimdi size günümüzde sergilenen ve çaktırılmadan, cümlelere itinayla yedirilmek suretiyle gerçekleştirilen görgüsüzlük örneklerinden bahsedeceğim.
Artık bu işler 80'lerde moda olduğu üzere, 55 ekran renkli televizyon alınınca ya da telefon hattı bağlatınca civar evlerin komşularını 'çay'a çağırmakla olmuyor canlar. Daha üstü örtülü ve usturuplu yapılıyor. Kilit nokta; sahip olunan şeyle övünmek değil, şikayet etmek. Böylece hem cakanızı satıyor, hem niyetinizi çaktırmıyor, hem de nazardan korunuyorsunuz!

Şimdi açık örneklerle açıklayalım.

Eğer yakın bir arkadaşınızın veya akrabanızın ünlü bir tanıdığı varsa (tanıdık dediğime bakmayın, sadece yolda görmüş de olabilir) bunu başka bir arkadaşa nasıl anlatırsınız? "Ay benim Aleyna var ya, Sibel Can'ın kankisi. Evde bile durmadan göbek atıyomuuğaaşş" demek çok da 'kuul' durmaz. O halde? "Sibel Can'ı tanıyan bi' arkadaşım var, evde bile göbek atıyomuş ya, hatuna bak" demek kulağa daha güzel gelmiyor mu? (Sibel Can'a takılmayın, sadece bir örnek. Aaa!)
Ya da en yenisinden bir iPhone aldınız. Ama bunu herkes bilsin istiyorsunuz. Ne yapacaksınız? "Abi bi' ayfon aldım, cillop, cillop" diyemeyeceğinize göre? "Geçen kafama esti, TeknoSA'ya gittim. Satıcı acaip ısrar etti, 'Seni mi kırıcam, dostum,' dedim bi iPhone aldım. Gereksiz bişi abi yaa, böyle sanki dünya avucunda. Dokunmatik ekran filan. Sakın alma" demek daha karizmatik değil mi?
Ya da yurtdışına seyahat ettiniz. Msn iletinize "Paris'te dé la kebab keyfi" yazamayacağınıza göre? "Abi geçen uçakla Paris'e gidiyorum. Yanımdaki adam bi' geğirdi, höh yani! Bir de business class!" demek en kısa yollardan biridir.
Ya da lüks bir semte taşındınız. Daha önceki evinizin adresini, arkadaşınıza yolladığınız kargo pakedine yazmaya bile utanırken şimdi cümle alem duysun istiyorsunuz... "Etiler'de bi' daire tuttum. Ay müthiş semt" demek uygunsuz mu geliyor? O halde şunu deneyin: "Biliyosun benim eski ev sahibi apar topar çıkardı evden. Ara, ara yok! Sanki evler çukura girdi! En sonunda Etiler'den bi' ev buldum. 5+1 falan, küçük yani. Kirası da fena değil; 2.500 lira. N'abalım şekerim, el mahkum" demek daha 'havalı' değil mi?
İşte böyle canlar. Artık zaman değişti, eskisi gibi göze soka soka görgüsüzlük yapmak ayıp karşılanıyor diye görgüsüzlük yapmaktan geri mi kalacağız? Hayır tabii ki. Yukarıdaki altın kuralları uygulayın, sonra bana bir teşekkürü borç bilin.
www.tips-fb.com TwitterTwitter Takip

2 yorum: