Geçtiğimiz günlerde NTV Soruyor programında da konferansta tartışılan başlıklar masaya yatırıldı. Ağzım açık izledim desem abartmış olmam, çünkü eşcinsellik, konuk psikiyatrlardan biri tarafından tedavi edilebilir olarak bahsediliyordu. Berideki, bunun bir tercih olduğunu söylüyordu. Yani bilim insanı diye geçinenler, yıllardır tıp literatüründeki gelişim, değişimleri takip etmiyordu. Bir bakıma Ortaçağ zihniyetiyle mesleklerini icra ediyorlardı. Ne var ki Wikipedia vasıtasıyla yapılacak küçük bir araştırmayla, şu satırlara rahatlıkla ulaşılabiliyor: Amerikan Psikiyatri Kurumu, 1973 yılında eşcinselliği, "Akıl Hastalıkları Teşhis ve İstatistikleri Klavuzu"ndan çıkarmıştır. 1 Ocak 1993 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) eşcinselliği "Uluslararası Hastalıklar Sınıflandırması"ndan çıkarmıştır.
Bunun yanında, aile denen kavram altında tartışılacak o kadar konu varken, salt homoseksüellikle uğraşılması da, ne kadar ilkel bir toplumda yaşadığımızın en büyük kanıtı. Ensest, aile içi şiddet, kızların başlık parası karşılığında alınıp satılması, imam nikahı, kuma, tecavüz gibi onlarca konu başlığı varken hem de...
Türkiye gibi konservatif ülkelerin yumuşak karnıdır aile. Her halt yenir, ama aile adı altında bir güzel hasır altı edilir. Cinselliğin bastırıldığı, ayıp, günah diye korku unsuru haline getirildiği coğrafyalarda kurulan aileler de diğer her şey gibi sakat oluyor haliyle. Çünkü insanlar bireyleşemiyor, cinselliğini keşfedemiyor, keşfetse de yaşayamıyor, yaşasa da eline yüzüne bulaştırıyor. Nereden baksanız sakat!
Bu konferansta vurgulanan hiçbir madde, aile denen olgunun sağlıklı gelişimine, muhafazasına falan yarayacak nitelikte değil. Tam tersine, içine kapalılığı, gelenekselliği, farklılığı görmezden gelmeyi körükleyen maddeler bunlar. Hele ki kadınlar için hiçbir pozitif madde yok neredeyse. Bunun yerine kürtaj tü kaka gösterilmiş. Yani kocasının tecavüzüne bile uğrasa (gayrı meşru ilişkiyi falan karıştırmıyorum bile, fazla lüks) o ilişkiden doğacak çocuğu doğurmama hakkı yok kadının. Sakat doğum tespit edildiğinde ise adı kader, doğuracaksın. Zira, vazifen bu!
Bu söylemler anca, resmi ideolojinin yaratmaya çalıştığı birey prototipinin geliştirilmesine ve yaygınlaştırılmasına yarar. Kızının erginleşmesini dört gözle bekleyen sapık baba, karısına tecavüz eden ilkel kocaya parmak dahi sallamaz.
Ailenin yüceltilmesinin, özellikle son yıllarda altının sıklıkla çizilmesinin altındaki nedenlere de değinmek gerekir. Programda yapılan tespitlerden biri, ailenin, serbest piyasa ekonomisinin işine gelen bir kavram olduğuydu. (ABD'de, 50'li 60'lı yıllarda yayınlanan televizyon reklamlarının yarısından fazlası ev kadınlarını hedef alıyordu. Çünkü çalışmıyorlar, sadece tüketiyorlardı) Bunun yanında, kol kırılır yen içinde kalır düsturunun en belirgin örnekleri ailede görülüyor. Bireyken, canla başla hakkını arayabilecek olan kişi, ailesi söz konusu olduğunda susmak zorunda kalabiliyor. Bu da, 'örnek toplum' manzarasını tamamlıyor. Devlet, istediği insan profilini bu sayede daha rahat yaratıyor.
Türkiye gibi modernizmi tam olarak yaşayamamış toplumlarda, aile daha da önemli hale geliyor. Kırsaldan kente ailesiyle göçenler, yine ailesiyle adapte olmaya çalışıyor, çoğunlukla tutunamıyor ve suç oranı artıyor. "Gurbet eller"de kötü yola düşmemek için var gücüyle birbirlerine sarılsalar da, yaşadıkları sosyo ekonomik şok, değerlerini yitirmelerine yol açıyor. Olsa olsa, konferansta bahsedilen düşman modernite; budur.
Diyeceğim o ki, aile toplumun temelidir, kabul. Ama sırf kurmuş olmak için aile kurulmaz. Üç çocuklu aile, daha çok aile olmaz. Siz eşcinselleri tehdit unsuru olarak görürken, köyünde, karısını uyuttuktan sonra kızının yanında biten insan müsveddeleri pislik saçmaya devam ediyor. Ekonomik özgürlüğünü eline almış, evlilik dışı çocuğunu doğurup, nice aileden daha hakkıyla bakan - yahut kürtaj olan, hemcinsiyle ilişki yaşayıp, kimsenin çocuğunu kuytularda kıstırmayan vatandaşlarla uğraşana kadar, o kadar sorun var ki Sayın Bakan!
Başlıktaki soruya gelirsek, bence günümüzde aile denen kavram, her türlü çer çöpün içine tıkıldığı süslü bir hediye pakedi, dogmalarımız da üzerindeki fiyonk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder