14 Aralık 2010 Salı

Şarkıları dağlara olan bir adamı aklamak

Hayatımda gri yoktur, ya siyah, ya da beyaz vardır. Ama Ahmet Kaya, hayatımdaki ender grilerden biri. Çünkü: Müziği bana hitap etmiyor, sesi de. Ama bir yandan protest müziğin Michael Jackson'ı olduğunu da biliyorum. Çünkü kuru kuru protest müzik yapmıyordu, şarkılarına, siyasi söylemlerini çok sanatsal bir şekilde yediriyordu. Ortaya hem derdi olan, hem estetik eserler çıkarıyordu haliyle. Evimizde de dinlenirdi, kasetleri ve bir CD'si vardı. Kulağım aşina yani.
1999'da cereyan eden MGD gecesini de net hatırlıyorum. Klasik bir Atatürkçü ailenin çocuğu olarak, içten içe hayal kırıklığına uğramıştım, eğer albümlerini dinliyor olsaydım, bırakırdım. Ama bizde dinlenmeye devam etti. Çünkü, onun şarkılarından bir Atatürkçü de anlam çıkarabilirdi, Kürdistan sevdalısı da...
Ama, şimdiki aklımla, Kaya'nın söylemlerinden dolayı linç edilmesini ne kadar yanlış buluyorsam, sevenlerinin son zamanlarda girdiği aklama çabasını da anlamsız buluyorum. "Ahmet Kaya, konserlerinde PKK sempatizanlığı yapmazdı", "Ahmet Kaya kimseye şerefsiz demedi", "Ahmet Kaya, 'Dağdaki adamın paraya ihtiyacı var' demedi" gibi haberleri samimiyetsiz ve gereksiz buluyorum. Çünkü Ahmet Kaya zaten ülküsü için müzik yapan bir insandı. Yani Kürtlerin, şimdi elde ettiği hakları, o zaman elde etmeleri gerektiğini söylediği için hain ilan edilmişti. Bağımsız Kürdistan isteğinin olduğu da su götürmez bir gerçek. Peki, bizzat yakınlarının tüm bu idealleri yalanlaması, yok sayması neden? Madem karşımızda, resmi ideolojiyle derdi olmayan, sadece müzik sevdalısı olan bir adam varsa, Ahmet Kaya'nın sıradan bir türkücüden farkı ne? Şarkılarım dağlara derken, dağ çileklerini mi kastediyordu?
Dediğim gibi, Ahmet Kaya'nın saçma sapan nedenlerle adının çamura bulanması kadar, bu aklama işinden de bir şey anlamıyorum. Madem bir Ahmet Kaya var oldu, daha doğrusu kendini var etti, izin verin de sevecek olan, olduğu gibi sevsin.
www.tips-fb.com TwitterTwitter Takip

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder