11 Mart 2012 Pazar

Muhafazakarların genel sorunu

AK Parti'nin yaptığı bir ankette halkın yüzde yetmişinin "dindar gençlik" fikrine sıcak baktığı ortaya çıkmış. Ankete katılanların yaş ortalamasını bilmiyorum ama çoğunluk eğer gençlerden oluşuyorsa durum vahim demektir. Bu "Ben her türlü günahı işlemeye meyilliyim, beni dizginleyecek, aynı zamanda beni baştan çıkartan, günaha yaklaştıran etkenleri ortadan kaldıracak bir şeye ihtiyacım var" demektir. Yani iradesizliğin kabulüdür.
Muhafazakarlık sadece Türkiye'de değil, dünyada da yükselişte. Yıllar önce çekilen filmleri, video klipleri izleyip şaşırmamız, ne cesaretmiş dememiz de bundan. Artık çıkan her kitabın, albümün 10 tane versiyonu var; küfürsüz versiyon, argosu seyreltilmiş versiyon, aileleri üzmeyecek versiyon vs. İnsanlar hem kendilerinin hem de yetiştirmekte oldukları çocuklarının olumsuz etkilenmemesi, cinsellikle erken tanışmaması için belirli taleplerde bulunuyorlar. Bazıları makul olmakla birlikte çoğu ikiyüzlülük ve topyeküncülükten ibaret. Mesela internet filtreleme meselesi.
Peki sebep ne? Bence ilk sebep sosyo-ekonomik, diğeri politik. İnsanlar ekonomik krizlerden etkilendikçe, umutsuzluğa düştükçe dine sarılıyorlar. Post-modern dönemlerin getirdiği "Bütün büyük söylemlerin çöküşü ve ideallerin yıkılması" da bu sebeplerden biri. Dünyanın daha umutsuz bir yer olması, madde kullanımının artması, buna bağlı olarak sapkın davranışların yaygınlaşması ve insanların manevi anlamda dayanaklarının olmaması gibi sebepler... Diğer bir sebepse kadim dinlerin, serbest piyasa ekonomisinin en büyük destekçisi olmaları. Dünyaya hakim olan güçlerin tek tanrılı dinlere ikinci baharını yaşatmalarının altındaki etkenlerden biri de bu.
Dindarlık kötü bir şey mi? Tabii ki hayır. Ama hangi noktaya kadar? Dindar olmayı tercih etmeyen ve bu yaşam tarzını benimsemeyen insanların kırmızı çizgilerini aştığı noktaya kadar. Az önce de bahsettiğim topyeküncülük burada da kendini gösteriyor. Dindar gençlik yetiştirme isteği, tek tip beyinler yaratmaktır aynı zamanda. Farklı düşünemeyen, aynı şeylere inanmış ve yaratıcılığı daha da önemlisi benliği hiçe sayılmış bireyler topluluğu demektir. Diğer yandan dinsiz olma hakkını kullanmak isteyen insanların daha fazla göze batması, mahalle baskısının artması, kimi zaman şiddet gösterilerinin meydana gelmesi demektir. (Madımak olayı da bu durumun öncü sarsıntısı değil miydi?) Yani distopyanın ta kendisidir.
Muhafazakarların bir sorunu da her şeyi Allah için yapmaları. Askerdeyken üniversite mezunu bir arkadaşıma "Aç kalan bir insan görsen ona ne için yemek verirdin?" demiş, "Allah rızası için" yanıtını almıştım. "Peki o insanın doyması sana hiç mi mutluluk vermez, açlığının giderilmiş olması içini rahatlatmaz mı?" demiştim, "Aklıma gelmez ki!" demişti. Bence korkunç bir durum. Vicdanın yerine ikame edilen din, bu yüzden işlevini tam olarak yerine getiremiyor. Bir yerlerde bir şeyler eksik kalıyor.
Peki çözüm ne? Çözüm insanları özgür iradeleriyle baş başa bırakmak. Zaten ahiret günü ve hesap verme kavramlarının özü de bu değil mi? Herkes özgür iradesiyle seçtiği yolun bedelini bir şekilde ödeyecek. Aksi takdirde sınavın bir önemi kalmaz.
Yani çözüm fatura ödeme noktalarına "Bay", "Bağyan", "Kız", "Kadın" vezneleri eklemek, başı kapalı kadınlar için lila rengi metrobüsler koymak, hayatı izole ve çekilmez hale getirmekten değil, nefse hakim olmak, elektrik faturası kuyruğunda 60 yaşındaki teyzeden bile tahrik olma, olabilme fikrini kafalardan def etmekten, beyni bacak arasından çıkarmaktan ve her türlü yaşam tarzına saygıdan geçiyor. Bayağı zorlu bir müfredat desenize.

www.tips-fb.com TwitterTwitter Takip

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder