25 Şubat 2011 Cuma

Sosyal medyada adab-ı muaşeret

Sosyal medyadan uzak durmak, hatta internet kullanmamak birkaç yıl öncesine kadar 'cool'du. "Benim facebook hesabım yok" derken alınan haz, hiçbir şeye değişilmezdi. Ta ki durmadan aklımızı çelen arkadaşa uyduğumuz, "Nedir ya bu facebook, bir bakayım" dediğimiz güne kadar...
2007'den beri facebook kullanıyorum. Başlarda işlevini tam olarak anlayamamış, ilk birkaç ayımı arada bir çevrimiçi olup ilkokul arkadaşlarımı aramakla geçirmiştim. Sonra fotoğraf paylaşımları, derken videolar... Ucuz bir iletişim aracı olması ve kolayca organize olabilmeniz de cabası. Haliyle artık sanal alemin vazgeçilmezlerinden biri facebook ve Twitter.
Geçtiğimiz yaz sıkılıp profilimi kapatmıştım, ne var ki sokaktan bulduğum kediyi sahiplendirmek için yeniden aktive ettim ve o gün bugündür bir daha kapatmaya elim gitmedi.
Günlük hayatın birebir yansıması olmasa da benzer davranış özellikleri gösteriyoruz bu sitelerde. Bir başkasının duvarına yazılar yazıyoruz, paylaşımlarımıza istediğimiz kişiyi etiketliyoruz, yorum yapıyoruz... Neredeyse bir organizma haline gelen bu siteler, kendi içinde bir 'sosyal medya adabı' bile geliştirdi. Uzun zamandır arkadaş sayısını 170'ten yukarı çıkarmamaya özen gösterip, yavaş yavaş 190'lara ulaşan biri olarak, sosyal medyadaki alışkanlık haline gelen bu davranışlarımızı biraz irdelemek istiyorum.

Özel mesajlara geç cevap verme: Sanırım bu, messenger'dan ya da mail yollamanın popüler olduğu zamanlardan kalma bir alışkanlık ama artık bütün sosyal medyaya yayılmış durumda. Bir soru soru sormak için mesaj attığınız kişi size 2 hafta sonra dönüyorsa, bunu cool görünmek için yaptığından emin olabilirsiniz. (Belki çevrimiçi olmamıştır, mesaj kutusu doludur, geç görmüştür diyenler, çok iyi niyetlisiniz, kib öptüm bye)

Paylaşımları hususileştirme: Güzel bir video ya da yazı paylaştınız. 5 dakika sonra ana sayfada "bla bla and bla bla shared a link" yazısını gördünüz. Bir de baktınız ki sizin isminiz yok. Yani sizden gördüğü halde sizin profilinizden paylaşmayıp, linki tekrar kopyalayıp yapıştırmış. Bu davranış büyük ihtimalle, paylaşımın kendisi tarafından bulunduğu düşüncesini uyandırmak ya da "via xxx" şeklinde kişinin reklamını yapmak istememesinden kaynaklanıyor olabilir. Şahsen ben beğendiğim paylaşımları, gördüğüm kişinin üzerinden yapıyorum.

Ana sayfadan kişi gizleme: Hatır gönül işleri, bu sitelerin olmazsa olmazıdır. Sünnetçinizin oğlu sizi bulmuş, e eklesen bir dert, eklemesen bir dert. Hadi ekledik diyelim, "Bu ViDeoYu PayLasHmaYaN HıRısDiyanDır" şeklindeki paylaşımlarını görmek de kabus! Silsen burnu kalkık olursun, silmesen kendine zarar. O halde ne yapıyoruz, ana sayfadan "hide" yaparak gizliyoruz. Sizi kimin gizlediğini anlamak için de küçük bir taktik: Uzun zamandır notifications kısmında ismini görmediğiniz kişi 4-5 ay gibi periyodlarla eski - yeni paylaşımlarınızı beğeniyor ya da yorumluyorsa, bu; sizi gizlediğini ve ara sıra aklına düştüğünüzde profilinize baştan sona baktığını gösterir.

Doğum günleri: "Benim doğum günümü kutlamayanlarınkini ben de kutlamıyorum" şeklinde duyduğum ve bana "Kimin kutladığını nasıl hatırlıyorsun yav" dedirten garip trip. Tabii ki genel olarak kızlarda hakim.

RT etme vs. yeniden yazma: Özgün bir tweet yazıyorsunuz ya da sizin yaratımınız olan bir fotoğraf/tasarım paylaşıyorsunuz. 38 görüntüleme ve 2 RT alıyor. "E olabilir, nolcak" diyorsunuz ki ertesi gün bir de ne göresiniz? Sizin tweet'inizi birebir paylaşıp sonuna ":)" ekleyen biri, sizden daha az takipçisi olmasına rağmen 2.456 görüntüleme ve 100+ RT alıyor. Gel de çıldırma! Hırsızlıktan başka bir şey değil bu bana göre. Çok beğeniyorsan RT edersin, ha, o kişinin reklamını yapmak istemiyorsan paylaşımına da müdana etmezsin.

Tweet silme: Birine hitaben yazdığınız cevabı, hemen akabinde silmek demek oluyor efenim bu. Bence sosyal medyadaki en garip ve en ayıp davranış. Benim de "Hahaha", ":)))", "Evet" şeklinde tweet'ler sildiğim oluyor ama en azından ertesi günü bekliyorum. Muhatabımı, pilava ters konmuş kaşık gibi ortada bırakmıyorum. Eğer kimseye cevap vermek istemiyorsanız, hepimizin severek takip ettiği Ozan Önen gibi özel mesajla yanıtlamayı tercih edebilirsiniz.

Benim aklıma gelenler şimdilik bu kadar. Sadece bir eğlence ve yerine göre öğrenim aracı olarak kalması gereken yerleri günlük ihtiraslarımızın ve küçük hesaplarımızın arenasına döndürmek, bana kalırsa milletimize has bir şey. Her konuda olduğu gibi bu konularda da duygusal, hassas ve asabiyiz. Keşke biraz relaks ve daha ahlaklı olabilsek.

www.tips-fb.com TwitterTwitter Takip

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder